7 Temmuz 2011 Perşembe

Küçük Prens 17 Aylık......


Bir ay daha büyüdü oğlum. Binlerce şükür herşey yolunda. Herşey harika. Bu ay yine doktor kontrolümüz ve aşımız yoktu. Ama büyüdüğünü görmek için artık doktora ihtiyaçta yok. Her sabah uyandığında daha büyümüş, serpilmiş akıllanmış bir çocuk olarak kalkıyor. İşe gelmeden evde kaldığım o 1 saat içinde yaptıklarına o kadar çok şaşırıyorum ki, işe gidene kadar yaptıklarını düşünüyorum. Benim oğlum nasıl bu kadar büyüdü, daha dün değilmiydi yahu ayağını ağzına götürecekmi, adımını ne zaman atacak diye konuşmalarımız.

Mesela, beni en çok duygulandıranlardan biri. Her sabah babasının kucağında beni kapıda yol ediyorlar iken, artık yan yana ayakta duruyorlar, el sallıyorlar ve kapıyı suratıma baaam diye vuruyorlar birlikte. :)

Neyse ne işte..... biz bu ay evde boy ve kilosunu merak ettiğimiz için ölçtük. Ama resmi olmayan veriler olduğu için buraya yazmak istemedim. (rakamlar iyi ama korkacak birşey yok :))) 23 Temmuzda 1,5 yaş kontrolümüzde resmi sonuçları açıklayacağım.

Yemek konusunda geçen ay oluşan duraksama dönemi bitti ve artık pişen yemeklerden hep birlikte yiyoruz. Çorba, makarna, pilav, köfte, börek çok sevdikleri. Bu ay yeni olarak çok zararlı olmasına rağmen sosis denedik ve tabiki tüm çocuklar gibi bayıldı. Korktum hatta butun paketi bitirecek diye. Sosis sayfasını şimdilik kapattık. En zararlı ve gereksiz yemek olduğu için 3-4 yaşında özel günlerde yenecek bir yemek alternatifi olarak kalmasını istiyoruz. Birgünde Saray'da döner yedi. Onu da sevdi. Buda yine dışar yemek alternatifi olarak defterimize not alındı.

Meyva yemiyordu. Hala yemiyor. Uzun bir sürede yemeyecek gibi. İğrenç birşey olduğunu düşünüyor bilmiyoruz neden. Bu konuda gerçekten çok istikrarlı bir çocuk. Çizgisinden şaşmıyor.

Kuruyemiş seviyor. Badem, Ceviz ve patlamış mısır manyağı diyebiliriz kendisine.

Bu ay ilkkez cherios tattırdım. Ballı. Çok çok sevdi. Bayıldı. Aksamları  yemekten sonra, yatmadan önce tatlı niyetine Peppee izlerken yemesine izin veriyorum. Tokta tutuyor hem.

Uyku olayımız muhteşem. Nazar değmesin. Akşam uykusu geldiğinde (20.00 - 21.00 arası. Asla geçmez.) yanıma gelip başını kucağıma koyuyor "Memme" diyor. "Yatıyormuyuz oğlum. Hadi tavşanı al gidelim o zaman" diyorum. Koşuyor o akşam kiminle uyumak istiyorsa onu kapıyor ama çoğunlukla tavşanı tercih ediyor. Diğer arkadaşlar, fil, ayı, köpek ve kuzu kardeşler.

Sonra koşa koşa yatağımıza gidiyoruz. biraz meme emip max. 15 dk. içinde gece uykusuna geçmiş oluyor küçük adam.

Öğlen uykularındada baştaki aynı serenomi oluyor. Babayla birlikte gidip yatağa uzanıyorlar ve 15 dk. içinde 2-2,5 saat süren oğlen uykusuna geçmiş oluyor. Uyku düzenimiz inşallah hep böyle devam eder.

Sabah kalkış 6.30-7.30
oglen yatış 12.30-13.30
Akşam yatış 8.00-9.00
Toplam günlük uykusu: 13 saati rahat buluyor.

Yanlız bu ay çok komik bir gece geçirdik. Aynı gece iki kez yataktan düştü Doruk. Ama ikisindede uyumaya devam etti. Bilmiyorum bu yaşlar böylemi ama bu çocuğun açı eşiği acaaayip yüksek. Artık düştüğünde yada bir yerlerini vurduğunda ağlasa sızlasada anlasam ne olduğunu demeye başladım.

Parkta koşarken yuvarlanmış 2-3 kez betonda. Bütün park şok vaziyette ona bakarken babası koşmuş kaldırmış kucağına almış birşeyi varmı diye bakmak için. Bizim voltran babasının kucağından kendini attığı gibi koşmasına devam etmiş. Önüne koyduğum en sıcak yemekleri bile ağzı teneke kaplıymışcasına lüpleten yine benim oğlumdur.

Aman nazar değmesin. Hep böyle güçlü, dayanıklı bir çocuk olsun inşallah.

Bir anne için çok önemli gelişmelerden biride herhalde artık çocuğunun kendi kendine oyun kurabilmesi ve oyalanabiliyor hale gelmesi sanırım. Çünkü ben artık gün içinde evde daha rahat vakit geçirebiliyorum.

Doruk'un bu aralar nelerle oynadığı bir sonraki yazımın konusudur. Ama önemli olan artık kendi başına oyunlar kurabilmesi ve bunlara istediği zaman çevresindeki insanları kendi kurallarını kurarak oyuna dahil etmesi. Bunları yaparkende oyunun çocuk hayatında ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz zaten.
İpek - Ceren - Oğluş - Duru


Bu ay yine sosyal kelebek modundaydık. 1 haftasonumuz Nurturia'nın Göztepe pikniğinde geçti. 1 haftasonuda Doruk'un arkadaşları bize geldi. Doruk hepsinde tam puanları topladı. Hele bizim eve misafir gelince resmen deli oluyor bu çocuk. Bütün evi gelen kişinin önüne koyuyor. Misafirperver çocuk Doruk paşa.... :)

Yeni bir sürü kelimesi var. Bazılarınıda biz hiç anlamıyoruz. Aklımda kalanlar;
Para, aşkım, mı (anlamı müzik), çiçe (çiçek)

EEE gelelim bir olumsuzluğa. Doruk'un da ağlama krizleri başladı. Bazen nedensiz yere kendini yere atıp çığlıklar atarak ağlama krizlerine giriyor. Sakin olup onu yanlız bırakıyorum o zamanlarda. Genelde hep evde oldu bu. Dışarda olduğunda napacağız bilmiyorum. Ama bu 2 yaş sendromu geliyorum diyor resmen yahu...











Hiç yorum yok: