6 Eylül 2011 Salı

Mutluluk - 3


Biliyorum sayın takipçi bugünlerde benden şöyle uzuuuun, bol resimli, detaylı bir tatil yazısı bekliyorsunuz ama henüz işe doğru düzgün başlayamadım. Malum evde mümkün olmuyor Doruk paşayla sistemli bir şekilde işlerini bitirmek. Taslak tamam ama daha işi var. Yani yolda takip etmeye devam edin.

Bu arada, bende biraz mutluluk biriktirdim. Onları yazayım istedim. Buyrun.



Çekirdek aile olarak kahve delisi olduğumuzu bilen bilir. Her fırsatta kendimizi Nişantaşı'nın bilumum cafe köşelerine atıyoruz. Tatile giderken yanımıza filtre kahvemizi ve basmalı kahve şeysinide aldık mecburen. Gittiğimiz yer küçük villalar tarzında apart bir devremülktü. Evimizde kahve fincanımız olmadığı için hemen koşup yukarıda gördüğünüz kahve fincanlarını satın aldık. Akşamları ve sabahları karşılıklı kahvelerimizi içmek için. Herkesin kendi fincanı olması çok hoşumuza gitti. Çok eğlendik baktıkça. Onlarda bizimle birlikte İstanbul'a geldiler ve bu seneki tatilimizin bir numaralı anıları oldular. Baktıkça beni gülümsetiyorlar. Sol baştaki Neyney'in, ortadaki paşanın e sondaki de naçizane benim. :)



İşte tatilimizdeki bir kahvaltı soframız. Tatil kahvaltıları tatil olduğu için mi hep lezzetlidir yoksa gerçekten tatlarında  büyük şehirde bulamadığımız birşey mi var? Çaylar henüz gelmeden çekmişim fotoğrafı acelecilikten. Mıııımmmm süperdi süper...



Ah ahhhh bu da otlu ev açması yufkayla yapılmış isimsiz bir börek. Datça'da Serkan'ın annesi ve babası bizi bir akşam yemeğine davet etti. Bu börekten kaç dilim yedik bilmiyorum. Pek lezizdi. İçinde adını bilmediğim bir sürü ot var. Pırasadan, semiz otuna karman çorman bişey. Çok faydalı, çok leziz. Ellerine sağlık teyzenin. Artık her sene kapısını çalarız biz Datça'ya gittikçe.



Bu da benim oğluşum. Biz anne-baba barda arkadaşlarımızla çene çalıp içkilerimizi yudumlarken oda pusetinde, bangır bangır müzik eşliğinde gece uykularını uyudu. Bizde pek bir mesut olduk bu durumdan. Kendisine teşekkürü bir borç biliriz. Bizi en azından bundan mahrum etmediği için. Mutluluk işte bu dedirten anlardı. :)


Veee son olarak nasıl mutluyum şu detoxu en sonunda yapabildiğim için. Yine bilen bilir pek bir meraklıyımdır dekorasyon olayına. Bir sürü dergi takip ederim. Hoşuma gidenleride biriktirirdim. Ama artık evde gözüme fazlalık gibi görünmeye başladılar. Bir kere hiçbir zaman lazım olduklarında işe yaramıyorlar çünkü aradığımı bulamıyorum. Bende hepsini tek tek akşamları karıştırmaya başladım taaa tatil öncesinden. İçlerinde hoşuma giden öneriler, resimler, fikirler olanları kestim. Solda gördüğünüz incecik kısım bu kestiklerim. Sağdakiler ise işe yaramayan kısım. Şu anda çöpteler. Oh beee bundan sonra dekorasyon ve moda dergilerinden sadece beğendiklerimi keserek ve onları katagorilere ayırarak saklayacağım. En azından aradığımda bulabilirim. Ama hala fotoğraf degilerim ve milliyet sanatlarıma kimse dokunamaz :p

Not: Bu yazı bitmeden de sizi bir fikir. Şişe mantarlarından harika bir nihale yada yer paspası yapabilirsiniz. kendir ipi, yorgan ignesi ile biriktirdiğiniz şişe mantarlarını birbirlerine geçirin. Benim çok hoşuma gitti.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ayşegül

yaratıcılıgın süper..bu arada tatiliniz güzel geçmiş.bebekli tatiller genelde zor oluyo ya:) doruk paşaya bi öpücük sanada sevgilerimi gönderiyorum..

Özlem dedi ki...

Ayşegül zor yanlarıda vardı ama o klasik çocuk sorunlarının hiç birini yaşamadık çok şükür ki... Bu yönden şanslıyız sanırım. Yada planlamayı iyi yapıyoruz :)) Teşekkürler.