7 Kasım 2011 Pazartesi

Küçük Prensim 21 aylık

Kurbağa popo!













Benim canım oğlum 21 aylık oldu. Artık eskisi gibi gelişim verileri tutamıyorum. Çünkü artık kendi başına, ortamına, arkadaşlarına göre bir gelişim eğrisi var. Bunu ne biz, ne de doktorlar tahmin edebilir.

Bu zamana kadar çok şükür sağlıkla geldik. Bizi hiç telaşa kaptırmadan, yürüdü, yedi, içti, emekledi, güldü, oynadı, uyudu. Ama artık büyüme şekli değişti.

Mesela artık sabahları tersinden kalktığı günler oluyor. O günler de ne yaparsan yap sana pas vermiyor. Bazen de ve çok şükür ki, genellikle mutlulukla ve gülerek kalkıyor. O zaman tadında yenmiyor.

Kitap oku(t)maya bayılıyor. Arabalarını evin içinde oradan oraya taşımayı seviyor. Babasıyla top oynarken kendinden geçiyor. Koşmayı çok seviyor.

Memeyi bıraktığından beri kilosu çok daha iyi görünüyor gözüme. Hiç ağzına koymaz dediğim bir şeyi bir bakmışım önüne almış hapur hupur yiyor. Kaşık ve çatalı gayet güzel kullanıyor. Süt alerjimiz bitti.

İstemediği bir kıyafeti giymekten hiç hoşlanmıyor. Kolu kısa ya da uzun olan yani üzerine fit oturmayan şeyleri sevmiyor. Pijaması dizine sıyrılınca sinir oluyor. Geceleri çorapsız ve yorgan altında uyuyor.

Ben yemek yaparken, unu, naneyi ya da kekiği getir dediğimde dolaptan alıp getiriyor.

Legolarla oynamayı seviyor. Legoları artık ikiye ayırıp öyle oynuyorlar babasıyla. Çünkü kavga çıkıyormuş kim hangisini alacak konusunda.

TV seyretmek istediğinde tırmanıp açmaya çalışıyor. Öyle çok TV düşkünlüğü yok ama akşamları yatmadan önce “Sid ile bilim” “Keloğlan masalları” “mia mao” yada “Calliu” dan birini seyredeceğini biliyor.

Karnı acıktığında bizi mutfağa götürüp yemek istemeyi biliyor. “Telefonu getirir misin şunu arayacağız“ dediğimizde gidip getiriyor. Kumandaların ve cep telefonlarının her zaman kitaplıktaki yerlerinde durmasına özen gösteriyor.

Bana olan düşkünlüğü çok arttı artık bu aylarda. Ben evde yokken eşyalarımı “anne anne” diye seviyormuş oğlum. Ben eve geldiğimde de çok mutlu oluyor, hemen terliklerimi getiriyor. Sarılıyor, öpüyor, şımarıyor bana. O gün yeni bir oyuncak aldıysa hemen getirip gösteriyor ya da düşüp canı acıdıysa orasını gösterip başına gelenleri anlatmaya çalışıyor.

Düşkünlüğüne rağmen, ne babasının, ne benim arkamdan ağlamıyor dışarı çıkacağımızda. Bu gerçekten oğlumun çok olgun bir çocuk olduğunu düşündürüyor bana.

TV de gördüğü beğendiği şeyleri istediğini belli ediyor. Kaşlarını çatarak, parmağıyla “ıığğggg” yapıyor. Onu bana alın der gibi…

Mandalinayı ağzına koymuyor. Ama soyup bize yedirmekten ayrı bir zevk alıyor. Dip not: Oğlum biraz yavaş yedirsen çok daha mutlu olacağız. Bazen boğulacak gibi oluyoruz ağzımıza tıkıyorsun. Kestaneyi çok seviyor. Akşamları yemekten sonra kestane yapıyoruz ona.

Banyo yapmaya bayılıyor. Artık yavaş yavaş kendini yıkamaya başladı. Duşu kafasına ve vucuduna tutarak kendisini yıkıyor. Banyodan çıkarmak hala bir sorun.

Şapka takmadığı, kalın şeyler giymeyi sevmediği ve biz de hala ısrarla her gün sokağa çıkarmaya devam ettiğimiz için devamlı burnu akıyor. Kar yağınca ne yapacağız bakalım.

Evet artık aylık gelişimleri düzenli yazamayacağım. Neden yazmıyorsun diye sıkıştıranlara duyrulur J
Bu şekilde aklımda kalmasını istediğim oğlumun huylarını yazacağım. Büyüdük çünkü biz artık.


Artık kendi çantasını taşımaya "Hayır" demiyor.


Büyüdük ama yaramazlıklarımızda büyüdü. :)

Hiç yorum yok: