24 Nisan 2010 Cumartesi

Küçük Prens 3 aylık


Bu ay, en büyük problemimiz konak oldu. Oğlumun kafasında sinir sinir konaklar oluştu. Devamlı tatlı badem yağları ve bebe yağlarıyla kafasını yağlıyorum. Ama bir geçiyor gibi oluyor sonra gene başlıyor. Bu canımızı epey bir sıktı. Kayınvalidem anne sütünün bunu yaptığını, hemen hemen bebeklerin hepsinde olduğunu söyledi. Yine anne sütünde yani suç. Çözümünü bulamadık hala geçmesini bekliyoruz.

Bebek arabasıyla ilk gezmeye gidişimiz fiyaskoyla sonuçlandı. Paşa oğlum bizden ayrı bir ortamda sokağa çıkmayı sevmedi. Hareket halindeyken devamlı arabayı kim sürüyor acaba diyerek tepesinden kontrol etmekten etrafın tadını çıkaramadı kuzum benim. Bir yerde durmak istediğimizde de bağrışlarıyla ortalığı birbirine kattı. Artık arabasını tanıması için salonda arabanın içinde oturuyor devamlı. Sanırım baya bir alıştı. Gündüzleri arabasında uyuyor çoğu zaman. Bakalım dışarı çıkınca nasıl hissedecek kendini. Dışarıya genelde doğduğundan beri kanguruyla çıkıyoruz. Şiddetle tavsiye ederim. Çok rahat ediyoruz. Araba gibi manevra sorunuda olmuyor. Tek sorun eğer bir yerde oturmak istersen bebekler sıkılıyorlar kangurunun içinde.

Oğlumuz artık bu ay itibarıyla beni ve babasını çok iyi tanıyor. Söylediğimiz her şeye karşılık vermeye çalışıyor. Bizi gördüğünde kahkahalar atıyor. Gözleriyle bizi evin içinde izliyor. Artık onu tek başıma yıkayabiliyorum. Onun üstünü giydirmeme artık kızmıyor. Evde gündüzleri yüksek sesle müzik dinlerken kendi başına çok güzel vakit geçirebiliyor. Sanırım müziği seviyor. Hamileyken bol miktarda klasik müzik dinletmiştim ama şu anda daha çok MFÖ ve Yeni Türkü dinlerken çok sakin görünüyor. Kuzuya müzik olsunda……

Bu ay oğlumun yeme ve uyku düzenide sanki daha iyi.. eskisi kadar evin içinde yorgun ve panik halde dolaşmıyoruz.

Bu ay tükürük bezlerimizde çalışmaya başladı. Şuan baya bir zorlanıyor baş etmekte ama ağzında devamlı baloncuklarla dolaşmasıda çok şirin oluyor. Bu ayımızın en güzel gelişmelerinden bir tanesi de, bir kardeşimiz olacağını öğrendik. Oğlumun belkide en yakın arkadaşı Kasım ayında aramıza katılacak.  Yok yok benim değil ama Pelin teyzemizin bir bebeği olacak.

İşe başlama sancıları başladı bende. Onun planlarını yapıyorum. Taşınmak istiyoruz bunun planlarını yapıyorum. Yazı nerede geçireceğimizi düşünüp planlamaya çalışıyorum. Çok yoğunum çoooook….


23 Nisan 2010 Cuma

23 Nisan 2010

Bugün 23 Nisan, oğlumuzun ilk çocuk bayramı… daha doğrusu şu an için bugün ona bebek bayramı…. Önümüzdeki sene elimizde bayrağımızla bir yerlerde 23 Nisan’ı kutluyor olacağız. Çok heyecanlıyız. En son 12 yaşımda 23 Nisan’ı kutlamıştım sanırım. Doruk paşayla beraber yeni bir heyecan daha giriyor hayatımıza. Hersene bu heyecanımız büyüyecek. Ben her sene 23 Nisanlarda mutlaka bir şiir okurdum. 7 sene sonra belki Doruk’un 23 Nisan’da kostümlü şiir okuyan videolarını çekiyor olacağız. Oğlumuza seneye 23 Nisan’da Atatürk’ün bizim için ne kadar önemli olduğunu ilk kez anlatmaya çalışacağız. Büyük ihtimalle Şişli’de Atatürk’ün evini gezmeye gideceğiz.

Doruk’un evdeki ilk görevlerinden bir tanesi resmi bayramlarımızda balkonumuza bayrağımızı asmaktan sorumlu olmak olacak. Bu görevi şimdiye kadar ben yapıyordum. Bayağıda aksattığım oluyordu. Eminim benim boncuğum bu görevi büyük bir zevkle yapacak. Bizim içinde en büyük zevk ona bayramların anlamlarını anlatmak olacak…..

Küçük prensim ve benim için 23 Nisan’ın başka 1 hatta 2 anlamı daha var. 23 Nisan babamızında doğum günü… Benim doğum günümde tanıştığımız için 23 Nisan da evlenmeyi çok istemiştik ama resmi tatil olduğu için ayarlayamamıştık. Bizde 22 Nisan olsun dedik. Ama gönlümüzde biz 23 Nisan’da evlendik. Hatta yüzüklerimizin içinde 23 Nisan yazıyor evlilik tarihimiz.

Yani seneye 23 Nisan’da 3 önemli olayımız var çekirdek aile olarak kutlamamız gereken. Zira biz bu sene oğlum henüz minnacık olduğu için kutlama yapamadık. Nevzat’la Nişantaşı’nda çok sevdiğimiz Aşk Kahve’ye gidip Aşk-ı Memnu tatlısı yiyip kahve içebildik ve oğlumuz bizimle olduğu için, birlikte olduğumuz için şükrettik. Neyse seneye acısı fazlasıyla çıkarılacak.

18 Nisan 2010 Pazar

Hamam keyfimizin ip uçları

Başardım… en sonunda oğlumu kendim yıkamaya başladım. 2 haftadır oğlumla akşamları 19 – 19:30 arası banyo randevumuz var. Doğduğundan beri benim için banyo büyük problemdi. Birçok yeni anne içinde aynı olduğunu düşünüyorum. Kendim yıkayamıyordum ama kimseyede emanet edip yıkamalarına izin vermiyordum. Herhalde 8-9 ay oturana kadar banyoda hep birilerine muhtaç oluruz diyordum. Eşimle birlikte sıkıntılar içinde gergin bir vaziyette çocuğumuzu yıkamaya uğraşıyorduk oda her akşam değil yani.

Ama artık böyle olmayacağını anladım ve 1 hafta önce aksam uykularını düzene sokabilmek için banyoyu aksamları yaptırmaya karar verdim. Zaten havalar ısındı. Üşütme derdimizde yok kuzuyu.

Küvetini hazırlıyorum. Suyunu hazırlıyorum. Su sıcaklığı 37 derece diyorlar ama ben 38 derece kadar yapıyorum. Soğuk suda banyo yapmak bebekleri huzursuz ediyor. Hem sıcak suda daha bir mayışıyorlar. Sonra filesini hazırlıyorum. Paşayı filesine yatırıyorum. O bakışları görmeniz lazım. Gözünü benden ayırmıyor. Kendisine neler yaptığımı pür dikkat izliyor hiçbir anını kaçırmadan. Bende onunla konuşmaya başlıyorum kendisini güvende hissetsin kötü bir şey olmadığını anlasın diye. Artık bu aralarda beni seyrederken kahkahalar ve cevap vermeler bile başladı. Sonra süngerine şampuanını döküp vucuduna hem masaj yapıyorum hem yıkıyorum seve seve… çok hoşuna gidiyor. Benim sakinliğim onada iyi geliyor. En son olarak kafasına yüzüne su gelmeden arkaya doğru suyunu döküyorum. Doktorumuz böyle yapmamızı söyledi. Hergün şampuan sürmüyorum kafasına. Sonra elime su alarak yüzünüde yıkıyorum. Artık en son suyunu dökeceğim zaman, suyun içine bebe yağından koyup o şekilde bütün vucuduna suyu döküyorum bebe yağı da her yerine eşit olarak gidiyor. Bunu tavsiye ederim elle sürmekten çok daha kalıcı oluyor teninde. Yalnız çok dikkatli olun. Bebek çok kaygan oluyor. Küvetten çıkartırken çok dikkatli ve sıkı tutmanız gerek. Havlusunu yakın koyup hemen havluya sarın. Bizim Doruk’tan mutlusu yok işte bundan sonra. Bütün bunlardan sonra gece uykusuna geçiş seremonimiz başlıyor. Burdada başrolde uyku tulumumuz var. J akşam uykumuz geldiğini oğlum onu giyince hemen anlayıp gözünü kapamaya başlıyor. Yumoşum benim… hep güzel rüyalar görsün…